Herkesin acısını hissetmek

Her gün televizyon önüne geçip dünyada yaşanan talihsiz ölümleri ve dramları izliyoruz. Bu yaşananlardan kimimizin canı çok yanar, bazılarımız ağlar az birkısım insan vurdumduymaz olur; umursamaz. Ancak genel olarak en katı kalpli insan bile vicdani olarak rahatsızlık duyar. Peki neden ? bir başka ülkede, bir başka memlekette yaşanan açlık, sefalet ölüm neden bizi etkiler? Bu saptamayı iki şekilde açıklayabiliriz.

Diyelim ki inançlı biriyiz. Allah' a, onun Hz. Adem' i ilk insan olarak yarattığına ve hepimizin onun çocuğu olduğuna inanırız. O zaman her birimizin birbiriyle bir kan bağı vardır. Kökenimiz tek olduğuna göre her hangi bir yerde yaşanan ölüm aslında kendi bedenimizde olan bir ölümdür. Nasıl ki bir anne ,evladı acı çekerken kendisi de aynı şekilde hatta bazen daha çok acıyı hisseder. İnsanoğlu da böyledir. Aslında o ölen kişi veya açlık çeken kişi kendi bedeninde senin de bir parçanı taşıyor.

 Gelgelelim diğer saptamaya; diyelim ki inançsız biriyiz. Dünyanın başlangıçta bir enerji topu olduğunu düşünelim ve Big bang ile patlayıp daha sonra bütün bu evrenin oluştuğunu kabul edelim. Aslında Allah'a inanan biri de buraya kadarki oluşumu kabul eder. Dünya yüzeyi soğudu ve tek hücreli canlılardan çok hücrelilere, oradan balıklar sürüngenler memeliler ve insan evrildi. Dikkat edecek olursak, aslında başlangıçta hepimiz bir enerji topunun içindeydik. Bir bütündük ve bing bang sonrası hepimiz bir yerlere savrulduk. Kökenimiz bir ve dünyanın neresi olursa olsun, bir insan ölür veya açlık çekerse o kişinin bedeninde bizden de bir parça vardır ve acımız tektir. Aslında bu bir hayvan da olsa bitki de olsa temelden bir olduğumuz üzere sonuç değişmez.

 Peki vicdanı olmayan, acıma hissini yaşamayan insanlara ne demeli. Onlarla aynı kökten gelmiyormuyuz? Bence varoluştan itibaren herkes vicdanı içinde taşıyor. Ancak kimileri acıma hissini kaybetmeden önce , kendi içindeki vicdanı öldürüyor. Bundan sonrası zaten başkasına üzülmek bir kenara, başkasının hayatına bile şans vermiyor. Kan ve ölüm onların elinden, acımak da neymiş !